İnterstisyel sistit tedavisinde sakral sinir stimülasyonu
İnterstisyel sistit tedavisinde sakral sinir stimülasyonu Konu hakkında detaylı ve güncel bilgiler için bu makaleyi okuyun


İnterstisyel sistit, mesanenin sebebi bilinmeyen kronik bir hastalığıdır. Çoğunlukla kadınlarda görülen ağrılı idrar yapma ve şiddetli alt karın ağrısı ile karakterize olan bu hastalık ortalama 40 yaş civarında başlamakla beraber, hastaların %25’i 30 yaşının altındadır. Hastalığın belirtileri bazen oldukça şiddetli olabilmekte ve hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Yapılan çalışmalarda interstisyel sistitli hastaların yaşam kalitesinin kronik böbrek yetmezliği olan hastalardan bile daha kötü olduğu saptanmıştır.
Günümüzde ABD’de interstisyel sistit tanısı konmuş olan 700.000 hasta olduğu bildirilmektedir. İnterstisyel sistit, nadir görülen bir hastalık olarak bilinmesine karşın gerçekte Kistik Fibrozis veya Hemofili gibi hastalıklardan çok daha yüksek oranlarda görülmektedir. Yapılan istatistiklerde interstisyel sistitli hastaların doğru tanıyı almaları için geçen sürenin ortalama 2-4.5 yıl arasında olduğu saptanmıştır. Bir çok hasta teşhis konmadan 10-30 yıl süre ile bu hastalıkla birlikte yaşamaktadır.
İnterstisyel sistit, 100 yıldan daha uzun bir süredir bilinmesine ve bu konuda oldukça yoğun araştırmalar yapılmasına rağmen Hanash ve Pool’un 1969 yılında, “Hastalığın sebebi bilinmemektedir, teşhisi oldukça zordur, tedavisi geçici ve palyatiftir” şeklinde yaptıkları tespitler günümüzde halen geçerliliğini korumaktadır.
Sakral sinir stimülasyonu, lokal anestezi altında küçük bir cerrahi müdahale ile uygulanabilmesi ve hastanın şikayetlerinde çok ciddi rahatlama sağlaması sebebiyle son yıllarda sıklıkla uygulanmaya başlanmıştır. Sakral sinir stimülasyonu, mesane bölgesinin uyarılmasından sorumlu olan sinirlerin bulunduğu bölgeye bir elektrot (kablo) yerleştirilmesi ve bu sinirlere düşük elektrik akımı verilmesi sonucu mesane fonksiyonlarının düzenlenmesi ve ağrı duyusunun ortadan kaldırılması esasına dayanmaktadır.
Uygulama radyolojik görüntüleme eşliğinde ve lokal anestezi altında (narkoz verilmeden) yapılmakta, cilt altına yerleştirilen uzun ömürlü bataryalar (ortalama 12 yıl) sayesinde hasta yakınmalarında kurtulmaktadır.