Stresin metabolizmaya etkileri
Stresin metabolizmaya etkileri Konu hakkında detaylı ve güncel bilgiler için bu makaleyi okuyun
REKLAM ALANI
Hangimiz günlük yaşamımızda çeşitli stres faktörlerinin etkisi altına girmiyoruz ki? Trafik, gürültü, iş sıkıntısı, zaman darlığı, insanlar, umutsuzluk ve daha bir sürü duygu, durum ve düşünce stresi doğurmaktadır. Geleneksel tanımıyla stres başa çıkılması, yok edilmesi gereken bir sorun olarak görülmektedir. Oysa stres aynı zamanda bedeni ve zihni harekete geçiren bir enerji kaynağıdır. Bu enerjiyi iyi kullanmak önemlidir. Stres mekanizmasında amaç savaşmak veya kaçmak için gerekli enerjinin yaratılmasıdır. Stres altında vücudumuzda farkında olmadığımız tepkiler gerçekleşir. Gözbebekleri genişler, kortizol, adrenalin, kolesterol ve tiroid hormonu artar, seks hormonları azalır, sindirim sistemi yavaşlar, kan şekeri yükselir, kan kalınlaşır ve terleme artar.
Günlük yaşantımızda stresin yarattığı tepkiler sonucu stres ile baş edebilsek herhangi bir sorun yaşamayız. Ancak, kronik olarak strese maruz kalma ile bedenin uyarılmışlık durumu da sürekli hale gelir ve biyolojik denge bozulur. Stresin vücudumuzda yarattığı durumlar aslında mücadele için gerekli ve iyi değişimler olmasına karşın kronik olarak bu değişikliklerin süregelmesi yarardan çok zarar sağlamaktadır.
Kalp Atışları
Stres durumunda kalp atışlarının hızlanması aslında kaslara ve ciğerlere daha fazla oksijen ve enerji pompalanabilmesi içindir. Ancak, günümüzde bize yüksek tansiyon ve kalp krizleri olarak geri dönmektedir.
Solunum Sistemi
Solunumun hızlanması sonucu amaç kanın daha fazla oksijenlenmesidir. Fakat kronik stres altında hızlanan solunum ile daha fazla kanserojen madde de ister istemez solunmuş olur.
Sindirim Sistemi
Stres durumunda sindirim sisteminin yavaşlaması kanın gerekli organlara daha yeterli dağılımını sağlamak ve beden sıvılarını daha uygun kullanmak içindir. Ancak günümüzde sindirim sisteminin yavaşlaması sonucu hazımsızlık, sıkıntı, kramp, şişkinlik, ishal/kabızlık, ağız kuruluğu gibi şikâyetler görülmektedir.
Kanımız
Streste kanımız kalınlaşır. Bu da oksijen taşıma kapasitesi artsın, olası yaralanmalarda kan kaybı daha az olsun, muhtemel enfeksiyonlara karşı savaş gerçekleşsin diye vücudun verdiği bir doğal tepkidir. Bu etkilerin günümüze olumsuz yansıması ise kalp krizleri, felçler ve damar tıkanıklarıdır.
Hormonlarımız
Kolesterol ve kortizol da uzun süreli enerji sağlaması için artar. Kortizol hormonu yağ hücrelerindeki enerjinin kullanılması için salınır. Yağ hücrelerindeki yağlar yer değiştirir ve daha çok göbek çevresinde ve karaciğerde birikirler. Damar sertliği, kalp damar hastalıkları, protein kaybı ve bağışıklık sisteminin zayıflaması da yine kortizolün artması sonucu olmaktadır.
Yine enerji sağlanması için kan şekerinde ve insülin hormonunda artış olmaktadır. Dolayısıyla şeker hastalığı riski ve hipoglisemiler artmaktadır.
YAZI ARASI REKLAM ALANI
Gerek stresin yarattığı hormonal değişiklikler gerekse bu dönemde yaşanan değişikliklere bağlı artan iştah, şekerli ve yağlı gıdaların tüketiminin artması sonucu vücut şekli değişmektedir. Göbek bölgesinde yağlanma artmaktadır. Bu tür yağlanmalar ise yine kalp damar hastalıklarına ve diyabete zemin hazırlamaktadır.
Streste kortizol hormonunun artmasının nedeni, olası alerjik reaksiyonların oluşumuna karşı vücudu korumaktır. Bunun sonucunda günümüzde bağışıklık sistemi git gide zayıflamaktadır.
Tiroid hormonu da stresli durumlarda metabolizmayı hızlandırmak için artmaktadır. Tiroid hormonunun artışı da günümüzde ısıya, toleransın düşmesine, sinirlilik haline, kilo kaybına, uykusuzluğa ve tükenmeye sebep olmaktadır.
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ